KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE DİYARBAKIR’DAKİ KADIN KURUMLARININ ROLÜNE DAİR SAHA ARAŞTIRMA RAPORU

 

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE DİYARBAKIR’DAKİ KADIN KURUMLARININ ROLÜNE DAİR SAHA ARAŞTIRMA RAPORU

 EKİM 2023

 

 

Yöntem ve Amaç

Kadına yönelik şiddet ve cinayetler Türkiye’nin başat konularından biri olmayı sürdürmektedir. Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi olarak her 3 ayda bir düzenli periyotlarda paylaştığımız “Basına Yansıyan Kadına Yönelik Şiddet Vakaları İncelemesi”nde de vurgulandığı gibi bu şiddet ve cinayetlerin her geçen gün artmakta olduğunu, giderek bir cins kırım halini almaya başladığını gözlemlemekteyiz.

Kadına yönelik şiddetle ve toplumsal cinsiyetçilikle mücadeleye katkı sunan saha araştırmalarımızda da bu kaygımızı doğrulayacak verilere erişmekteyiz.

Son olarak Ağustos 2023 tarihinde Diyarbakır’da, kadına yönelik şiddetin boyutu, kadınların şiddete dair algısı ve bu konudaki çözüm önerilerinin tespit edilmesi amacıyla “Diyarbakır’da Yaşayan Kadınların, Kadına Yönelik Şiddet Algısı ve Şiddetin Boyutunu Ölçmeye Yönelik Saha Araştırma Raporu”nu hazırladık. Diyarbakır’da yaşayan 208 kadın ile yüz yüze ve çevrim içi olanaklar kullanılarak, hibrit biçimde gerçekleşen çalışma; sivil toplum ve kamu kurumlarının kadına yönelik şiddeti odağına alan çok daha fazla çalışma yapmasının büyük ihtiyaç olduğunu gösterdi.

Bu ihtiyaca binaen; kadına yönelik şiddetle mücadelede mevcut kurum veya örgütlerin bu ihtiyaca ne denli yanıt verebildikleri, zorlukları ve sınırları hakkında veri oluşturabilmek amacıyla Eylül 2023’te Diyarbakır’da bulunan, kadına yönelik şiddet üzerine çalışan özgün ve karma kurum/örgütlerle yüz yüze görüşmeler gerçekleştirdik.

Çalışma; Diyarbakır’da özgün, karma ve hak temelli çalışan 10 sivil toplum örgütünün çalışma kapsamını, izledikleri yol ve yöntemleri, kadına yönelik şiddetle mücadelede yaşadıkları sorun ve çözümlerini tespit etmeyi amaçlamakla birlikte; Ağustos ayında Diyarbakır’da gerçekleşen saha araştırmamızın sonuçlarının kadın örgütleri ve birimlerine yansımalarının tespitine de odaklandı.

Görüşme talebimize olumlu yanıt veren kurumlar; Rosa Kadın Derneği, Dayanışmanın Kadın Hali Derneği (DAKAHDER), Barış İçin Kültürel Araştırmalar Derneği (BAKAD), Sosyal Hizmetler Uzmanı Derneği Diyarbakır Şubesi (SHUDER), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Kadın Meclisi, Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, İnsan hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu, Eğitim Sen Kadın Meclisi ve Diyarbakır Tabipler Odası’dır.

 

10 Kurum ile Gerçekleşen Görüşme Çerçevesi;

Ağustos çalışmamızın yansımalarının yanında, Diyarbakır’da bulunan kadın ve hak temelli çalışma yürüten kurumların kadına yönelik şiddet konusundaki perspektifleri ve buna ilişkin yaptıkları çalışma ve faaliyetlere ilişkin veriler elde etmek üzere hazırladığımız sorular 4 bölümden oluştu:

  • Görüşülen sivil toplum kurumlarının niteliği, kuruluş amaçları ve çalışma alanlarına dair sorular;
  • Ağustos ayında hazırladığımız “Diyarbakır’da Yaşayan Kadınların, Kadına Yönelik Şiddet Algısı ve Şiddetin Boyutunu Ölçmeye Yönelik Saha Araştırma Raporu” nun kadın ve hak temelli çalışan kurumlara yansımalarına dair sorular;
  • Kadın ve hak temelli çalışan sivil toplum kurumlarının kadınlarla geliştirdikleri ilişki çerçevesi, erişim olanakları ve kadına yönelik şiddet konusunda yürüttükleri çalışma içeriklerine dair sorular;
  • Kadın ve hak temelli sivil toplum kurumlarıyla kamu kurumlarının birbiriyle ilişkilenme, dayanışma düzeyinin ne oranda gerçekleştiğine dair sorulardan oluştu.

Görüştüğümüz kadın ve hak temelli kurumların bir kısmı, uzun yıllardır demokratik kitle örgütlerinin bünyesinde yer alan birim, komisyon ve merkezlerden; bir kısmı da 2016 yılında, Diyarbakır’a atanan kayyımlardan sonra faaliyete başlayan derneklerden oluştu.

Ağustos ayındaki saha verileri ile karşılaştırmalı biçimde gerçekleşen görüşmelerde, katılımcı kurumlar, amaç ve faaliyet alanlarını tariflerken kayyım atamasının kadına yönelik şiddetle mücadeledeki olumsuz etkisini sıklıkla vurguladılar.

Diyarbakır’a atanan kayyımların, seçilmiş yerel yönetimler zamanında oluşan veya etkili olan kadın kurum ve mekânlarını işlevsizleştirmesinin ardından, bu alanda ortaya çıkan eksiklikleri gidermek ve ihtiyaçlara cevap olabilmek için kurulduğunu belirten dernekler/örgütlerin hemen hemen hepsinin hak temelli çalışma yürüttükleri dikkat çekmiştir.

Kadına yönelik şiddet konusunda görüşülen kurumların kimisi hukuksal ve psikolojik destek sunarken, kimi kurumlar ise rapor hazırlamak ve var olan kurumlara destek sunmak amacıyla faaliyet yürüttüklerini kaydetmiştir. Görüşülen kurumlardan Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi ve Rosa Kadın Derneği doğrudan kadına yönelik şiddet başvurusu alabiliyorken, diğer kurumlar yönlendirici pozisyonda bulunduklarını bildirmiştir.

Karşılaştıkları ve çözüm üretmeye çalıştıkları şiddet hallerinin niteliğinin kadın odaklı çalışan kurumların faaliyet biçimlerini de etkilediği anlaşılan çalışmaya göre; Kadına yönelik şiddetle mücadele amacıyla faaliyet yürüten kurumların önemli kısmının kadına yönelik gerçekleşen şiddet türünü tekil ele almaktan ziyade çoklu şiddet biçimlerini birlikte tarifledikleri, kadına yönelik bir şiddet halinin çoklu şiddet türlerini birden içinde barındırdığını savladıkları görülmüştür. Zira görüşmelerde ilgili kurumların hemen hemen hepsi; karşılaştıkları şiddet türünü bir kompartman olarak ayrıştırmadıklarını ve maruz kalınan şiddet türlerinin girift bir şekilde birbirinin içine girdiklerini özellikle ifade ettiler. Öte yandan Merkezimizin Ağustos ayındaki çalışmasında kadınların en fazla yaşadıklarını bildirdikleri psikolojik şiddet haline yönelik mücadelede; mevcut kurumların fiziksel ve cinsel şiddet gibi daha somut şiddet biçimleri ile mücadele kadar etkili olmadıkları da görüşmeler esnasında ortaya çıkan bir veri oldu.

Kadın ve hak temelli örgütlerin zorlandıklarını bildirdikleri bir diğer konu ise şiddete uğrayan kadını daha güvenli başka bir alana yerleştirme meselesidir. Görüşülen kurum temsilcilerine göre, 2016 yılından sonra gelen kayyımların kadın yaşam merkezlerini kapatmaları ve mevcut olan kadın sığınma evlerinin de kadınların ihtiyacını karşılayacak yeterlilikte olmaması çözümü güçleştirmektedir.

Ağustos ayı araştırmamıza göre kadınların %76’sı Diyarbakır’da faaliyet yürüten kadın ve hak temelli çalışan kurumlardan bihaberdir. Görüşülen kurumlara göre, bu veri kadın örgütlenme alanının eksikliğinin bir sonucu. Bununla beraber kayyım politikalarından birinin de yerel kurumları ve toplumu birbirinden ayrıştırmak olduğunu söyleyen kurum temsilcilerine göre, bölgede illere atanan kayyımlar ilk olarak kadın kurumalarını kapatarak kadınları alternatifsiz alanlara ittiler. Kamu kurumlarına (karakol, adliye) güvenmeyen kadınlar, gidecek başka da bir alternatifleri olmadığından şiddet gördükleri failleri ile aynı alanda yaşamak zorunda kaldılar ve kalmaktadırlar.

Ağustos ayından yapmış olduğumuz çalışmada, sosyo-ekonomik ve demografik özellikler fark etmeksizin, Diyarbakır’da yaşayan kadınların %94,2’si devletin kadına yönelik şiddet konusundaki politikalarının yetersiz olduğunu ifade etmişlerdir. Kadın ve hak temelli kurumlar temsilcileri, ortaya çıkan istatistiki veriyle paralel olarak kadınların devlete olan güvensizliğinin Kürt kadınlar özelinde tarihsel bir süreç olduğunu ifade ederken; Türkiye’de yaşayan kadınlar nezdinde ise son 22 yıldır yürütülen homojen ve muhafazakâr atmosferin etkili olduğunu dile getirdiler.

Kadın ve hak temelli kurumlar yaşanılan tüm olumsuzluklara rağmen birlikte dayanışarak ve mücadele ederek kadına yönelik şiddet konusunda “Diyarbakır’da Şiddetle Mücadele Ağı” içerisinde yer alarak çalışmalar yürütmektedirler.

 

Raporun tümünü görüntülemek için tıklayınız…

Son Gönderiler

Yorum Yapın