KÜRTLER, ALEVİLER VE MÜLTECİLERE YÖNELİK IRKÇI SALDIRILARA İLİŞKİN 1 NİSAN 2024-30 HAZİRAN 2024 TARİHLERİ BASIN TARAMASI RAPORU

KÜRTLER, ALEVİLER VE MÜLTECİLERE YÖNELİK IRKÇI SALDIRILARA İLİŞKİN 1 NİSAN 2024-30 HAZİRAN 2024 TARİHLERİ BASIN TARAMASI RAPORU

Sosyo-Politik Saha Araştırmaları Merkezi olarak ilkini Haziran-Ağustos 2021 döneminden başlatıp 3 aylık periyotlarla yayınladığımız “Kürtler, Aleviler Ve Mültecilere Yönelik Irkçı Saldırılara İlişkin Basın Taraması”nın 1 Nisan-30 Haziran 2024 dönemini kapsayan 3 aylık periyotta gerçekleştirilen basın taramasında toplamda en az 42 ırkçı/ötekileştirici/yok sayan haber basına yansımıştır.
Uzun zamandır Türkiye’de iktidar ve muhalefetin söylemleriyle ve bu dolayımda gelişen toplumsal reflekslerle; ötekileştirme, kutuplaştırma, yok sayma, kendinden görmeme gibi kavramlarla tanımlanan; kişilerin etnik, bölgesel ve inançsal farkları nedeniyle belirtilen davranış biçimlerine maruz bırakıldıklarını gösteren çok sayıda haberle karşılaşıyoruz.
2024 yılının ikinci 3 aylık periyodu içerisinde, kayyım atama girişimleri, iptal edilen seçimler, kültür sanat etkinliklerinin yasaklanması ve Kürtçeye dönük tahammülsüzlüklerle birlikte; ülkenin içinde bulunduğu durumun sorumlusu olarak “kendinden olmayan”ı görme refleksi başta Kürtler ve Mültecilere yönelik olmak üzere bir dizi ırkçı/ötekileştirici/yok sayan tutum ve davranışların yükselişte olduğu haber örnekleri basına yansımıştır.
Kürtlere yönelik yıllardır değişmeyen siyasal tercihlerinden kaynaklı saldırılar, siyasal iradelerinin yok sayılma girişimleri bu süreçte de devam etmiştir. Bununla birlikte, Kürtçe yapılması planlanan kültür sanat etkinlikler farklı tarihlerde farklı kentlerde yasaklanarak, “iptal edilerek” baskılanmaya çalışılmaktadır. Bununla birlikte, yine başta Meclis konuşmaları olmak üzere kamusal alanda Kürtçe’nin yok sayılması gündelik yaşamın rutinine dönüşmüş durumda.
Fiili bir müdahale ya da belirli bir hedef olarak karşımıza çıkmasa da seçim kampanyaları sürecinde birçok siyasi parti adayının “vaatleri” arasında mültecilere yönelik ırkçı/ötekileştirici söylemler seçim kampanyalarının vazgeçilmezleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu söylemlerin en nihayetinde ulaşacağı nokta aşikar olmasına rağmen yaklaşımlarından vazgeçmeyen siyasiler bu ülkede mültecilere yönelik saldırıların müsebbibi durumundadırlar. Nitekim Haziran ayının son günü Kayseri’de başlayan provokatif girişimler Temmuz ayının ilk günlerinde birçok kentte mültecilere yönelik saldırılara, evlerini araçlarını yakmaya varana denk saldırılara dönüşmüş ve Antalya’da 17 yaşında bir mülteci çocuğu sokak ortasında linç edilerek öldürülmesine neden olmuştur.

 

Raporun tamamına erişmek için tıklayınız…

Son Gönderiler

Yorum Yapın