Diyarbakır’da Yaşayan Kadınların, Kadına Yönelik Şiddet Algısı ve Şiddetin Boyutunu Ölçmeye Yönelik Saha Araştırma Raporu

Diyarbakır’da Yaşayan Kadınların, Kadına Yönelik Şiddet Algısı Ve Şiddetin Boyutunu Ölçmeye Yönelik Saha Araştırma Raporu

AĞUSTOS-2023

 

YÖNTEM VE AMAÇ

Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi tarafından12-20 Temmuz 2023 tarihleri arasında; Diyarbakır kentinde 208 kadınının katılımı ile online ve yüz yüze bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Yapılan çalışma; kadına yönelik şiddetin boyutunu, şiddete dair algısını ve bu konudaki çözüm önerilerinin tespit edilmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir.

2 bölümden oluşan çalışmanın ilk bölümü sosyo-ekonomik verilere ulaşmayı hedefleyen demografik sorulardan oluşurken, ikinci bölümde ise kadına yönelik şiddetin boyutu ve şiddet algısını ölçmeye yönelik sorular yer almıştır.

Ayrıntılarına raporda yer verilen çalışmayı özetleyecek olursak;

“Yaş Aralığı” dağılımına baktığımızda görüşmecilerin yarısından fazlasının genç nüfustan oluştuğu görülmektedir. %14,4’ü 18-24, %37,5’i 25-34 yaş aralığında olan araştırma grubunun %54,8’i Evli, %40,4’ü Bekâr, %3,8’i Boşanmış, %1’inin ise Eşi Ölmüş olduğu görülmektedir.

Araştırma grubunun “Eğitim” durumları incelendiğinde; %8,7’si Okuryazar Değil, %8,7’si Diplomasız Okuryazar, %8,2’si İlkokul, %6,7’si Ortaokul, %17,3’ü Lise, %37,5’i Lisans, %9,6’sı Ön Lisans ve %3,4’ü ise Yüksek Lisans mezunu oldukları görülmektedir.

Araştırma grubundaki kadınlara “Gelir Getiren Bir İşte Çalışıyor Musunuz?” sorusu yöneltilmiştir. Buna göre katılımcıların %46,2’si Evet, %53,8’i Hayır yanıtını vermiştir. Bu soruyu destekleyen bir diğer soru ise çalışmama sebeplerine ilişkindir. Gelir getiren bir işte çalışmadığını ifade eden görüşmecilere “Çalışmıyorsanız Neden?” sorusu yöneltilmiştir. Buna göre görüşmecilerin, %38,4’ü Ev ve Çocuk Sorumluluğum Var, %17’si Öğrenci, %13,4’ü Eşim İzin Vermiyor yanıtlarını vermişlerdir. Yöneltilen bu soruda görüşmecilerin bir kısmı, yaşamlarında kadınların bir çalışma kültürüne sahip olmadığını ifade ederken, görüşmecilerin bir diğer aktarımlarında ise; kadınların çalışmamasının nedeninin öznel yaşam pratiklerinden ziyade bir toplumsal öğreti olarak süregeldiğine dair ifadeler içermekteydi.

“Gündelik Yaşamda En Çok Maruz Kaldığınız Şiddet Türü Nedir?” sorusuna görüşmecilerin; %32,5’i Duygusal Şiddet, %12’si Sokak ve Mahalle Baskısı, %11,2’si Aile Baskısı yanıtını vermişlerdir. Ayrıca %15,3’ü ise Hiç Şiddete Maruz Kalmadığını ifade etmiştir.

“Kim Tarafından Şiddete Maruz Kalıyorsunuz” sorusuna ise; %32,1’i Eşim, %12,8’i Patron, %9,7’si Mahalle Sakinleri Tarafından yanıtını vermişlerdir.

Raporumuzda şiddetin failleri yüksek bir oranla eşleri iken, 3 ayda bir düzenli periyotlar ile en son yaptığımız 1 Mart- 31 Mayıs Tarihleri Arasında Basına Yansıyan Kadına Şiddet Vakaları İncelemesiraporunda da öldürülen kadınların failleri %37,5 ile evli ya da boşanmak aşamasındaki eşleri olmaktadır.

Eşleri tarafından şiddete maruz kalan kadınlar aynı zamanda %5,6 oranında eşlerinin aileleri tarafından da şiddete maruz kaldıklarını ifade etmiştir.

“Şiddete Uğradığınız Halde İçinde Bulunduğunuz Yaşamı Devam Ettirdiniz Mi?” sorusuna görüşmecilerin; %81,2’si Evet yanıtını vermişlerdir. Ayrıca bu soruya Evet yanıtını veren görüşmecilere “Evet ise; içinde bulunduğunuz yaşamı sürdürmeye devam etmedeki en önemli nedeniniz nedir?” sorusu da yöneltilmiş olup görüşmecilerin; %53,6’sı Başka Alternatifim Olmadığı İçin, %16,8’i Düzeleceğine Olan İnancımdan, %13,6’sı Ailem Dağılmasın/Çocuklar Sahipsiz Kalmasın Diye şeklinde yanıt vermişlerdir.

Araştırma grubunda yer alan görüşmecilere “Şiddete Maruz Kaldığınız Zaman Herhangi Bir Yerden Yardım Talep Ettiniz Mi?” sorusu yöneltilmiştir. Buna göre görüşmecilerin; %83,8’i Hayır yanıtını vermiş ve ardından bu görüşmecilere “Hayır İse Neden?” sorusu da yöneltilmiştir. Buna göre görüşmecilerin; %27,1’i İhtiyaç Duymadığım İçin, %17,1’i Yapılan Başvuruların Bir İşe Yaramayacağını Düşündüğüm İçin ve %15,5’i ise Başka Alternatifim Olmadığı İçin yanıtlarını vermişlerdir.

Araştırma grubundaki kadınların medeni durumu ve yaşı fark etmeksizin en çok karşılaştıkları şiddet türlerini Duygusal şiddet, Aile Baskısı, Sokak ve Mahalle baskısı olarak ifade ederken bu şiddet türlerini ölçülebilir ya da ispata dayalı birer şiddet türü olarak görmediklerinden dolayı herhangi bir yere başvurma ihtiyacı duymamışlardır. Bununla beraber, kendi yaşam deneyimleri veya çevrelerindeki şiddet deneyimlerden de yola çıkarak herhangi bir güvenlik kurumuna başvuru ile bu sorunun çözülemeyeceğine yönelik hâkim bir inanç taşıdıklarıdır.

Araştırma grubuna “Kendinizi En Çok Hangi Mekânlarda Tehlikede Hissediyorsunuz?” sorusu yöneltilmiş; görüşmecilerin %47,6’sı Mekân Fark Etmeksizin Akşam veya Gece Saatlerinde, %30,8’i Sokakta, %7,7’si Evde, %4,8’si Kamu Kurumlarında (Karakol-adliye-hastane vs.) yanıtını vermişlerdir.
“Devletin Kadına Yönelik Şiddet Konusunda Yeterli Önlem Aldığını Düşünüyor Musunuz?” sorusuna araştırma grubuna katılan görüşmecilerin; %94,2’si Hayır, %5,8’i Evet yanıtını vermişlerdir. Devamla Hayır yanıtını veren görüşmecilere “Hayır İse Neden?” sorusu yöneltilmiştir. Buna göre görüşmecilerin; %46,9’u Yeterli Cezalar Verilmiyor ve Failler Korunuyor, %26’sı Devlet Politikalarının Kadınlara Gerekli Önemi Vermemesi, %13,8’i Fikrim Yok, %5,6’sı Yasalar ve Hukuki Uygulamalar Yetersiz, %4,1’i İstanbul Sözleşmesinin İptal Edilmesi, %3,6’sı ise Kadın Haklarının Savunulmasında Karşılaşılan Ağır Bürokrasi yanıtlarını vermişlerdir.

Araştırma grubuna katılanların en çok ortaklaştığı nokta ise; faillere yeterli cezaların verilmemesi ve bununla beraber alınan önlemlerin yeterli görülmediği yönündeydi. Görüşmeye katılan kadınlardan bir kısmının bizzat kendi yaşadıkları şiddet olayında başvurdukları karakollarda yaşadıkları olayın normal bir süreç olduğuna dair telkinler verilerek evlerine geri gönderildiği ifade edilmiştir. Bazı kadın görüşmecilerin ise karakola başvurduklarında “Burası Diyarbakır’dır ve buranın toplum yapısı bellidir” gibi yanıtlara maruz kaldıkları ve bu şekilde eşler arasındaki şiddetin normalleştirilmeye çalışıldığına dair bir tavrın esas alındığı da ifade edilmiştir.

“İstanbul Sözleşmesini Biliyor Musunuz?” sorusuna ise araştırma grubundaki görüşmecilerin; %45,2’si Evet Biliyorum, %34,1’i Hayır Bilmiyorum, %20,7’si Biliyorum Ama İçeriğine Hâkim Değilim yanıtını vermişlerdir.

Araştırma grubuna, kadına yönelik şiddetin nasıl önlenebileceğine dair öneri aldığımız “Sizce Kadına Yönelik Şiddet Nasıl Önlenebilir?” sorusuna ise görüşmecilerin; %25,5’i Caydırıcı Cezaların Verilmesiyle, %13’ü Eğitimin Aileden Çocuklara Verilmesiyle, %9,6’sı Ağırlaştırılmış Müebbet Cezalarının Verilmesiyle, %7,7’si ise Devletin Kadına Yönelik Bakış Açısını Değiştirmesiyle yanıtlarını vermişlerdir.

Kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddet vakalarının Türkiye’nin gündeminde önemli yer tutmasından ötürü kadınların bu konuya dair daha somut ve daha hızlı sonuç alınabilecek adımlara ihtiyaç duyulduğu görüşmelerdeki ifadelere yansımıştır. Toplamda %35,1 oranında verilen cezaların yetersiz olduğu ifade edilmektedir.

Son olarak araştırma grubunda yer alan görüşmecilere yöneltilen; “Erkeğin Kadına Bağırması Şiddet Midir?”, “Erkeğin Kadına Hakaret Etmesi, Lakap Takması, Aşağılayıcı İfade Kullanması Şiddet Midir?”, “Erkeğin Kadın Bedeni İle İlgili Olumsuz Konuşması Şiddet Midir?”, “Erkeğin Kadını Tehdit Etmesi Şiddet Midir?” sorularına gelen yanıtlar demografik bilgiler fark etmeksizin ortalama %90 ve üzeri “Evet” iken, “Eşi Ya da Partneri Tarafından Hayır Denmesine Rağmen Cinsel İlişkiye İkna Edilmesi Şiddet Midir?” sorusuna ise görüşmecilerin %78,8’i “Evet” yanıtı verilmiştir.

“İkna edilmesinin bir irade beyanı olduğunu ifade eden kimi kadınların bunun bir şiddet olmadığını ifade etti. Fiziksel bir zorlamaya dair bir yaklaşım olmadığı müddetçe, güzel bir dille kadının ikna edilmesi şiddet türü olarak tanımlamayan %14,9 oranında bir kesim varken, %6,3’lük bir kesim ise bu konuda “Kararsızım” dedi.”

Sorduğumuz sorular arasında evet yanıtını en düşük alan soru “Kadının Giyim Kuşamına Karışılması Şiddet Midir?” sorusu idi. Araştırma grubunun %69,7’si bu soruya “Evet”, %21,6’sı Hayır, %8,7’si Kararsızım yanıtını vermiştir.

Giyim kuşama karışılmasının bir kıskançlık belirtisi olduğunu ifade eden bazı kadınların bu kıskançlığın bir sevgi ve sahiplenme belirtisi olduğunu da ifade ettiği gözlemlenmiştir.

*Çalışmanın grafikli ve tablolu verileri raporda yer almaktadır. Görüntülemek için tıklayınız…

 

Son Gönderiler

Yorum Yapın