- BÖLÜM: GİRİŞ
AMAÇ VE YÖNTEM
Bir ülkenin ekonomik gelişimini, üretim potansiyelini ve sosyo-ekonomik dinamiklerini gösteren konuların başında, bireylerin üretim ve istihdam süreçleriyle kurduğu bağ yani işgücüne katılım oranları gelmektedir. Bu katılım; yalnızca ekonomik bir gösterge olmakla kalmaz, aynı zamanda bir toplumun mevcut insan kaynağını ne derece etkin kullandığına, sosyal refahın sürdürülebilirliğine ve bölgesel, toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliklerin boyutuna işaret eden en önemli sosyolojik parametrelerden biri olma özelliğini de taşır.
Yaşam kalitesi, eğitim düzeyi ve ekonomik faaliyetlerin biçimi kadar, bu faaliyetlere katılımın süresi ve şeklinin de içinde yaşanılan toplumun yapısal özelliklerine dair kritik bilgiler içermesi, işgücüne katılımı yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda kritik bir sosyolojik olgu olarak ele almayı gerektirmektedir.
İşgücüne katılma oranları, cinsiyete, yaş gruplarına, eğitim düzeyine ve bölgelere göre gösterdiği farklılaşmalar, yıllar içindeki eğilimler ve dalgalanmalar; aynı zamanda içinden çıkılan toplumun eğitim politikaları, istihdam stratejileri, toplumsal cinsiyet rolleri ve bölgesel kalkınma yaklaşımlarının analizine önemli katkılar sunmaktadır. Oldukça bireysel tercihler ve beceriler bütünü olarak karşımıza çıkan bu katılım durumu, toplumsal cinsiyet rolleri, eğitim-istihdam arasındaki uyum ve bölgesel ekonomik yapı gibi sanılandan çok daha güçlü toplumsal dinamiklere bağlıdır.
Bu yapısal göstergelerden birinin de Türkiye’de bölgesel bazda ve demografik kırılımlarda gözlemlenen işgücüne katılım farklılıkları olduğunu söylemek gerekecektir. Ülkenin kalkınma politikaları ve bölgesel eşitsizliklerin bireylerin piyasayla kurduğu ilişkilere yansıma hallerine ilişkin önemli bir tartışma alanı açan bu oranlar, dikkatle incelenmeyi zorunlu kılmaktadır.
SAMER Saha Araştırmaları Merkezi olarak tam da bu nedenlerle Türkiye’deki işgücüne katılım oranlarındaki yapısal eğilimlere; cinsiyet, yaş grupları, eğitim düzeyi ve bölgesel eşitsizlikler gibi kırılımlara dikkat çekerek sebep ve etkilerinin tartışılmasına zemin hazırlamak, işgücü piyasasında gözlemlenen eşitsizliklerin ve sorun alanlarının tespitine katkı sunmak amacıyla TÜİK’in 2014 ile 2024 yılları arasını kapsayan işgücü verilerini inceledik. TÜİK’in son on yıllık verilerini incelerken, bu verileri Türkiye geneli ve bölgeler bazlı analizlerin yanı sıra, özellikle Doğu Anadolu (Kuzeydoğu/Ortadoğu) ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yer alan şehirlerin özgün verilerini grafik ve tablolarla nicel analize açmaya çalıştık.
Türkiye genelindeki işgücü piyasası dinamiklerini detaylıca inceleyen bu rapora göre;
Son on yıllık dönemde (2014-2024) Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı %7,3 oranında (3,7 puan) artış göstererek %54,2 seviyesine ulaşmıştır. Bu artış trendini esas olarak kadınların işgücüne katılımındaki keskin yükseliş belirlemiştir; erkeklerdeki katılım artışı yalnızca 0,7 puan iken, kadınlarda bu oran 6,5 puanlık bir sıçramayla %36,8’e çıkmıştır. Ancak tüm yıllar ve veriler dikkate alındığında, erkek işgücüne katılım oranının kadınlardan yüksek olduğu yapısal fark korunmuştur. Bu çarpıcı artışa rağmen, erkekler ve kadınlar arasındaki işgücüne katılma farkının büyük ölçüde korunduğu ve bu farkın dönem boyunca belirgin şekilde devam ettiği gözlenmiştir.
Yaş aralıklarına göre oluşan tabloda, katılımın en yüksek olduğu grubun %70’in üzerindeki oranlarla 25-39 yaş aralığı olduğu tespit edilmiştir. Buna karşın, özellikle 15-19 yaş grubunda gözlenen kayda değer artış (%27,8’den %32,6’ya), genç işgücü piyasası dinamiklerinin ve çocuk işgücüne ilişkin tartışmaların dikkatle ele alınmasını gerektirmektedir. Tüm yaş gruplarında 2020 yılında yaşanan belirgin düşüş, küresel ekonomik şokların işgücü piyasasıyla kurulan bağı ne derece sarsabileceğini göstermiştir.
Verilere göre; eğitim düzeyi yükseldikçe işgücüne katılım oranının keskin biçimde arttığı gözlemlenmiştir. En yüksek katılım oranı %80,2 ile Üniversite mezunlarında görülürken, okuryazar olmayan, diplomasız okuryazar ve ilkokul mezunu gruplarda katılım oranları büyük bir çoğunlukla %50’nin altında kalmış ve yıllar içinde düşüş eğilimine girmiştir. Bu durum, nitelikli işgücünün piyasaya katılımının hayati önemini ve eğitim ile istihdam arasındaki güçlü korelasyonu bir kez daha ortaya koymaktadır.
Türkiye işgücü piyasasında gözlemlenen dalgalanmalar, coğrafi kırılımlara göre bölgesel eşitsizlikler şeklinde belirginleşmektedir. İncelenen on yıllık dönemde, Güneydoğu Anadolu Bölgesi, tüm yıllar itibarıyla Türkiye genelinde en düşük genel işgücüne katılım oranına sahip bölge olmuştur. Kadın işgücüne katılım oranlarında bölgesel farklılıklar keskindir: Batı bölgelerinde oranlar %29 ile %40 bandında yoğunlaşırken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi on yıl boyunca en düşük kadın katılım oranını (%16,2- %25,9) korumuştur. Buna rağmen, bu düşük seyir içinde dahi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kadın katılımında mutlak artışın en yüksek olması, bölgenin istihdam dinamiklerindeki hareketliliği gösteren bir olgu olarak kaydedilmiştir. Karşılaştırmalı olarak, Doğu Karadeniz Bölgesi ise kadın katılımında geleneksel olarak en yüksek oranlara ulaşmıştır.
Yaş aralıklarına göre yapılan analizler, eşitsizliğin ana işgücü gruplarında dahi devam ettiğini ortaya koymaktadır. İşgücüne katılımın en yüksek olduğu 25–34 yaş grubunda, Güneydoğu, Ortadoğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgeleri, Batı bölgelerinin (%75 üzeri) gerisinde kalarak belirgin biçimde daha düşük katılım seviyeleri (sırasıyla %57,6, %68,6 ve %61,7) sergilemiştir. Ayrıca, özellikle 15–19 yaş grubunda (genç ve çocuk işgücüne katılma oranı), Güneydoğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerinin bazı yıllarda Batı bölgeleriyle rekabet eden yüksek oranlara sahip olması dikkat çekici bir gözlem olarak kaydedilmiştir.
Eğitim düzeyi ile işgücüne katılım arasındaki güçlü korelasyon, bölgesel bazda farklı oranlar sergilemektedir. Düşük eğitimli işgücü kategorisinde, okuryazar olmayan grupta Kuzeydoğu ve Ortadoğu Anadolu bölgeleri en yüksek katılım oranlarını sergilemiştir. Yüksek eğitimli işgücüne bakıldığında ise, üniversite mezunları arasında dahi Ortadoğu Anadolu Bölgesi (%73,9) en düşük katılım oranına sahip olurken, Kuzeydoğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin oranları Batı bölgelerine daha yakın bir seyir izlemiştir. Bu bulgular, Güneydoğu, Kuzeydoğu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinin, Türkiye’nin işgücü piyasasındaki yapısal eşitsizliklerin ve bölgesel farklılaşmanın en belirgin olduğu coğrafi alanlar olduğunu göstermektedir. Raporun sonraki bölümleri, bu eşitsizlikleri daha da derinlemesine incelemek üzere özellikle bu üç bölgedeki illerin detaylı analizine odaklanacaktır.
Türkiye’nin sosyo-ekonomik göstergelerindeki yapısal sorunların ve eşitsizliklerin en belirgin olduğu 24 il, bu çalışmanın detaylı analiz odağını oluşturmaktadır. Bu iller, geleneksel işgücü piyasası yapılarının, düşük kadın istihdamının, erken yaşta işgücüne katılımın ve yüksek nitelikli işgücü kaybının en kritik seviyelerde gözlendiği coğrafyalardır. Nicel verilerle desteklenen bu detaylı inceleme, söz konusu illerdeki demografik ve eğitim kırılımlı işgücü dinamiklerinin temel problemlerini ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki Ağrı, Kars, Iğdır ve Ardahan illeri detaylı incelemenin odağına alınmıştır. İncelenen on yıllık dönem boyunca, erkeklerin işgücüne katılım oranları kadınlara kıyasla belirgin biçimde daha yüksek seviyelerde seyretmiştir. Erkeklerde katılım oranı, 2014’teki %70,8 seviyesinden 2024’te %73’e yükselerek dönem içindeki en yüksek değerine ulaşmıştır. Buna karşılık, kadınlarda katılım oranı 2014’te en yüksek değeri olan %38,2 iken, 2024’te %36,9’a düşerek erkeklerin artış eğiliminin aksine bir durum sergilemiştir. En düşük katılım oranı ise hem erkeklerde (%60,5) hem de kadınlarda (%27,7) 2020 yılında kaydedilmiştir.
İşgücüne katılım oranları yaş ilerledikçe artış göstermekte; en yüksek oran 2024 yılında %70,4 ile 35–54 yaş grubunda görülmektedir. En düşük oran ise 2020 yılında %21,1 ile 15–19 yaş grubunda (genç ve çocuk işgücü) gerçekleşmiştir. Dönem başlangıcı ve sonu karşılaştırıldığında, 35–54 yaş grubunda katılım oranı 2014’teki %69,4 seviyesinden 2024’te %70,4’e yükselmiştir. Öte yandan, 55 yaş ve üstü grupta katılım oranı 2014’teki %40,8 seviyesinden 2024’te %34’e düşerek gerileme eğilimi sergilemiştir.
İşgücüne katılım oranları, eğitim düzeyi yükseldikçe belirgin bir artış göstermektedir. Dönem içindeki en yüksek katılım oranı, 2014 yılında %82,3 ile üniversite mezunları grubunda kaydedilmiştir. Üniversite mezunlarında katılım oranı 2024 yılında %79,4 düzeyindedir. Buna karşılık, en düşük oran 2020 yılında %24,1 ile okuryazar olmayan grupta gözlenmiştir. Okuryazar olmayan grupta katılım oranı 2014’teki %38,9 seviyesinden 2024’te %30,3’e düşerek yıllar içinde gerileme kaydetmiştir. Lise mezunları grubu ise 2014’teki %59 oranından 2024’te %61’e yükselmiştir.
Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nden ikinci il grubu olan Erzurum, Erzincan ve Bayburt illerinin analizinde ise; incelenen on yıllık dönem boyunca erkeklerin işgücüne katılım oranları kadınlara kıyasla belirgin biçimde daha yüksek seviyelerde seyretmiştir. Erkeklerde katılım oranı, 2014’teki %71,3 seviyesinden 2024’te %71,8’e yükselerek dönem içindeki en yüksek değerine ulaşmıştır. Kadınlarda ise katılım oranı, 2014’te %31 iken 2024’te %33,7 ile yine en yüksek değerini kaydetmiştir. En düşük oran erkeklerde 2016 ve 2020 yıllarında %68,4, kadınlarda ise 2019 yılında %26,7 olarak gözlenmiştir.
İşgücüne katılım oranlarının yaş ilerledikçe arttığı, en yüksek katılımın 25–34 ve 35–54 yaş gruplarında merkezileştiği görülmektedir. En yüksek oran, 2024 yılında %70,7 ile 25–34 yaş grubunda gerçekleşmiştir. En düşük oran ise 2018 yılında %16,9 ile 15–19 yaş grubunda (genç ve çocuk işgücü) kaydedilmiştir. Dönem başlangıcı ve sonu karşılaştırıldığında, 25–34 yaş grubunda katılım oranı 2014’teki %65,7’den 2024’te %70,7’ye yükselmiştir. Buna karşılık, 55 yaş ve üstü grupta oranlar 2014’teki %30,6 seviyesinden 2024’te %29,6’ya gerilemiştir.
İşgücüne katılım oranları eğitim düzeyi yükseldikçe artmakla birlikte, diploma sahibi olmayan gruplarda yıllar içinde belirgin düşüşler yaşanmıştır. Dönem içindeki en yüksek katılım oranı, 2016 yılında %80,4 ile üniversite mezunları grubunda kaydedilmiştir (2024’te %78,3). En düşük oran ise 2021 yılında %18,3 ile okuryazar olmayan grupta gözlenmiştir. Okuryazar olmayan grupta katılım oranı, 2014’teki %31,9 seviyesinden 2024’te %21,3’e düşerek yıllar içinde belirgin bir gerileme kaydetmiştir. Lise altı eğitimliler grubunda da katılım oranı 2014’teki %51,1’den 2024’te %44,2’ye düşüş göstermiştir. Bu düşüşlerin aksine, lise mezunları grubunda katılım oranı 2014’teki %55’ten 2024’te %58,7’ye yükselmiştir.
Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinin kesişiminde yer alan Gaziantep, Adıyaman ve Kilis illeri grubunun işgücü piyasası dinamikleri, daha önce analiz edilen Kuzeydoğu illerine göre belirgin farklılıklar sergilemiştir. Erkeklerin işgücüne katılım oranları kadınlara kıyasla belirgin biçimde daha yüksek seviyelerde seyretmekle birlikte, kadınların oranında önemli bir artış gözlenmiştir. Erkeklerde katılım oranı, 2014’teki %69 seviyesinden 2024’te %74,1’e yükselerek dönem içindeki en yüksek değerine ulaşmıştır (2021’de de %74,1). Kadınlarda ise katılım oranı 2014’te en düşük değeri olan %17,8 iken, 2024’te %27’ye yükselerek bu dönemdeki en yüksek değerini kaydetmiştir.
İşgücüne katılım oranları, 25–34 ve 35–54 yaş aralıklarında en yüksek seviyelere ulaşmıştır. En yüksek oran, 2024 yılında %63,7 ile 25–34 yaş grubunda gerçekleşmiştir. Buna karşılık, en düşük oran 2015 yılında %18 ile 55 yaş ve üzeri grupta gözlenmiştir. 15–19 yaş grubunda (genç ve çocuk işgücü) katılım oranı, 2014’te %27,3 iken 2024’te %29,1’e yükselmiştir. 55 yaş ve üzeri grupta ise katılım oranı 2014’teki %20,2 seviyesinden 2024’te %27,3’e yükselerek önemli bir artış sergilemiştir.
İşgücüne katılım oranları eğitim düzeyi yükseldikçe artış göstermektedir. Dönem içindeki en yüksek katılım oranı, 2017 yılında %83,2 ile üniversite mezunları grubunda kaydedilmiştir (2024’te %79,1). En düşük oran ise 2016 yılında %13 ile okuryazar olmayan grupta gözlenmiştir. Okuryazar olmayan grupta oranlar genel olarak düşük seviyelerde seyretmiş, 2014’teki %14,2’den 2024’te %14,6’ya hafif bir artış kaydetmiştir. Lise mezunları grubu, 2014’teki %49,9 oranından 2024’te %57,1’e yükselerek dönem içinde belirgin bir artış göstermiştir.
Ortadoğu Anadolu Bölgesinde yer alan Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli İllerine bakıldığında; incelenen dönem boyunca erkeklerin işgücüne katılım oranları kadınlara kıyasla belirgin biçimde daha yüksek seviyelerde seyretmiştir. Erkeklerde katılım oranı, 2014’teki %67,6 seviyesinden 2024’te değişmeyerek yine %67,6 olarak gerçekleşmiştir. Kadınlarda ise katılım oranı, 2014’teki %27,1 seviyesinden 2024’te %29,6’ya yükselerek sınırlı bir artış kaydetmiştir. En yüksek oran erkeklerde 2018 yılında %71,7, kadınlarda ise 2019 yılında %34,5 olarak kaydedilmiştir. En düşük oran ise her iki cinsiyette de 2020 yılında gerçekleşmiştir (Erkek: %66,5, Kadın: %27,7).
İşgücüne katılım oranları, 25–34 ve 35–54 yaş gruplarında en yüksek seviyelerde yer almıştır. En yüksek oran, 2019 yılında %67,6 ile 25–34 yaş grubunda kaydedilmiştir. En düşük oran ise 2022 yılında %21,2 ile 15–19 yaş grubunda (genç ve çocuk işgücü) gözlenmiştir. 2014-2024 döneminde, 25–34 yaş grubunda katılım oranı %59,6’dan %64’e yükselmiş, 55 yaş ve üzeri grupta ise %29,4’ten %29,5’e sınırlı bir değişim göstermiştir.
İşgücüne katılım oranları eğitim düzeyi yükseldikçe artış göstermekle birlikte, yüksek eğitimli grupta belirgin bir gerileme kaydedilmiştir. Dönem içindeki en yüksek katılım oranı, 2017 yılında %80,1 ile üniversite mezunları grubunda kaydedilmiştir. Bu grupta katılım oranı, 2014’teki %78 seviyesinden 2024’te %71,6’ya düşüş göstermiştir. En düşük oran ise 2020 yılında %16,8 ile okuryazar olmayan grupta gözlenmiştir. Okuryazar olmayan grupta katılım oranı 2014’teki %25,4 seviyesinden 2024’te %20,5’e düşerek yıllar boyunca sürekli bir düşüş eğilimi sergilemiştir. Lise mezunları grubunda ise 2014’teki %50,1 oranından 2024’te %55’e yükseliş gözlenmiştir.
Güneydoğu Bölgesi’nde yer alan Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt illeri, 2014–2024 döneminde dikkat çekici dinamikler sergilemektedir. Bu bölge, özellikle kadın işgücüne katılım oranının on yıllık dönemde iki kattan fazla artış göstermesi (%12,3’ten %25,3’e) ve en düşük katılım oranının diğer bölgelerin aksine 55 yaş ve üzeri grupta gözlenmesiyle (2014: %10,7) diğer bölge gruplarından farklılaşmaktadır.
İncelenen dönem boyunca erkeklerin katılım oranları kadınlardan belirgin biçimde yüksek seyretse de, kadınlarda katılım oranı 2014’teki %12,3 seviyesinden 2024’te %25,3’e yükselerek en hızlı artışı kaydetmiştir. Yaş grupları incelendiğinde, 25–34 ve 35–54 yaş aralıkları en yüksek katılımı gösterirken (En yüksek oran 2021: %60,4), 55 yaş ve üzeri grupta katılım oranı %10,7’den %22,8’e yükselerek dönem içinde önemli bir artış sergilemiştir. 15–19 yaş grubunda (genç ve çocuk işgücüne katılma oranı) sınırlı bir artış görülmüştür (%23,8’den %26,8’e).
Eğitim düzeyi yükseldikçe işgücüne katılım oranları artmakla birlikte, üniversite mezunları grubunda en yüksek oran (%86,1) kaydedilmesine rağmen 2024’e doğru belirgin bir düşüş yaşanmıştır (%74,6). Buna karşılık, okuryazar olmayan grupta katılım oranı 2014’teki %14,4 seviyesinden 2024’te %20,3’e yükselerek sürekli bir artış eğilimi sergilemiştir.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan Van, Muş, Bitlis ve Hakkari illerine bakıldığında bu bölge, incelenen dönemde kadınlarda sınırlı bir artış görülmesine rağmen, erkek işgücüne katılım oranının on yılda düşüş göstermesiyle (%71,5’ten %68,5’e) diğer bölge illerinden ayrışmaktadır.
İncelenen dönem boyunca erkeklerin katılım oranları kadınlardan belirgin biçimde yüksek kalmıştır. Ancak, erkeklerde oran %71,5’ten %68,5’e düşerken, kadınlarda katılım oranı sınırlı bir artışla %25,7’den %26,1’e yükselmiştir. Yaş grupları incelendiğinde, en yüksek katılım 25–34 ve 35–54 yaş aralıklarında merkezileşmiştir (En yüksek oran 2019: %63,3). En düşük katılım ise 55 yaş ve üzeri grupta 2024 yılında %22,9 ile gerçekleşmiştir; bu oran 2014’te %31,8 idi. 15–19 yaş grubunda (genç ve çocuk işgücüne katılma oranı) sınırlı bir artış gözlenmiştir (%28,5’ten %29,3’e).
Eğitim düzeyi yükseldikçe işgücüne katılım oranları artmaktadır. Dönem içinde en yüksek katılım, üniversite mezunlarında kaydedilmiştir (2019: %85,6). Ancak, okuryazar olmayan (%32,8’den %22,3’e) ve lise altı eğitimliler (%50,2’den %45,6’ya) gruplarında on yıllık dönemde belirgin düşüş eğilimi gözlenmiştir.
Güneydoğu Bölgesi’nde yer alan Şanlıurfa ve Diyarbakır illeri, 2014–2024 döneminde önemli dinamikler sergilemektedir. Bu bölge, kadın işgücüne katılım oranında önemli artış kaydedilmesi (%17,5’ten %25,5’e) ve en düşük katılım oranının 55 yaş ve üzeri grupta gözlenmesi (en düşük oran 2020: %17,3) ile diğer bölge illerinden farklılaşmaktadır.
İncelenen dönem boyunca erkeklerin katılım oranları kadınlardan belirgin biçimde yüksek kalmış olsa da, erkeklerde oran %68,9’dan %64,9’a düşerken, kadınlarda katılım oranı %17,5’ten %25,5’e yükselerek önemli bir artış kaydetmiştir. Yaş grupları incelendiğinde, en yüksek katılım 25–34 yaş aralığında merkezileşmiştir (En yüksek oran 2017: %60,3). En düşük katılım ise 55 yaş ve üzeri grupta 2020 yılında %17,3 ile gerçekleşmiştir. 15–19 yaş grubunda (genç ve çocuk işgücüne katılma oranı) sınırlı bir artış gözlenmiştir (%30,5’ten %33’e).
Eğitim düzeyi yükseldikçe işgücüne katılım oranları artmaktadır. Üniversite mezunları en yüksek orana sahipken (2014: %80,4), bu grupta 2024’e doğru düşüş yaşanmıştır (%73,2). Okuryazar olmayan grupta ise en düşük oran (2020: %15,3) kaydedilmiştir; lise altı eğitimli grupta da on yıllık dönemde düşüş eğilimi gözlenmiştir.
Bölgesel işgücü piyasası analizlerinin ardından, raporun ikinci odak noktası olan Türkiye Geneli Çocuk İstihdam Oranları incelenmiştir. 2006-2019 dönemine ait genel istihdam oranları, 2006 ve 2012 yıllarındaki zirve noktası olan %5,9 seviyesinden, son ölçüm yılı olan 2019’a gelindiğinde %4,4’e düşerek bu alanda genel bir iyileşme eğilimi olduğunu göstermiştir. Cinsiyet kırılımında ise, erkek çocuklarının istihdam oranlarının kız çocuklarının oranlarından belirgin ve istikrarlı biçimde daha yüksek olduğu tespit edilmiştir (2019’da sırasıyla %6 ve %2,6). Bu dönemde, her iki cinsiyette de genel eğilim düşüş yönündedir.
Yaş kırılımına göre yapılan analizde, 15–17 yaş grubundaki çocuk istihdam oranının 5–14 yaş grubuna kıyasla belirgin ölçüde daha yüksek seviyelerde seyrettiği görülmüştür. 5–14 yaş grubunda istihdam oranı, 2019 yılında ilk kez ölçülebilir bir seviyeye (%1,1) ulaşırken, asıl odak noktası olan 15–17 yaş grubunda 2006’daki %16,6 seviyesinden 2019’a %15,7’ye sınırlı bir düşüş kaydedilmiştir.
Ancak, TÜİK’in 2004–2024 dönemini kapsayan 15–17 yaş grubu verileri incelendiğinde, bu düşüş eğiliminin son yıllarda tersine döndüğü görülmektedir. Bu özel tabloda, çocuk istihdam oranı 2020 yılında tüm dönemin en düşük seviyesine (%13,7) düşmüş olmasına rağmen, 2024 yılı itibarıyla %22,3 ile incelenen tüm dönemin en yüksek seviyesine ulaşarak güçlü bir artış eğilimi sergilemiştir.
Raporda kullanılan farklı TÜİK veri kaynaklarından sağlanan 15–17 yaş grubu istihdam oranları arasında nicel tutarsızlıklar saptanmıştır. Örneğin, 2019 yılı için daha önce sunulan veri %15,7 iken, müteakip özel seride bu oran %17,2 olarak kaydedilmiştir. Bu farklılık, veri setlerinin metodoloji, kapsam veya revizyon dönemleri gibi yapısal farklılıklarından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, 2019 sonrası döneme ait eğilimlerin değerlendirilmesinde bu veri serisi ayrışması dikkate alınmalıdır.





